24.04.2009 CUMA
SÜNNETE BAĞLILIK
.... وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا
نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
(Haşr, 7)
Muhterem Müslümanlar!
Sevgili Peygamber Efendimizden nakledilen söz, fiil ve takrirler anlamına gelen sünnet, dinimizin Kur’an’dan sonra ikinci kaynağıdır. Kur’an gibi sünnete de uymak zorunludur. Bu hususta İslam alimleri görüş birliği içerisindedirler .
Bu gerçeğe delalet eden ayet-i kerimelerden bazıları şöyledir:
“Peygamber size neyi verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da kaçının” .
“Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur” .
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şu sözü de sünnete uymanın zorunlu olduğunu göstermektedir:
“Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur’an ve onun bir misli daha verilmiştir. Yakında karnı tok bir halde koltuğuna yaslanmış birisi “Size bu Kur’an yeter, onda neyi helal bulursanız, onu helal kabul ediniz, onda neyi haram bulursanız, haram kabul ediniz” diyecek.
Şunu iyi biliniz ki Allah Resulünün haram kıldığı da Allah’ın haram kıldığı gibidir” .
Sahabe, Tabiin, Tebeü’t-Tabiin ve müçtehit imamların hepsi Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sünnetine uymanın gerekli olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır .
Hz. Muhammed (s.a.s)’in Allah’ın Resulü olduğuna inanmak, ona itaat etmek, verdiği hükme, söylediği söze boyun eğmek, getirdiği her şeyi kabul etmeyi gerektirir. Böyle olmazsa ona inanmanın bir anlamı olmaz. Peygambere muhalefet ederek Allah’a itaat etmek ve onun hükmüne boyun eğmek düşünülemez
Değerli Kardeşlerim!
Sünnetin yüce dinimiz İslam’da büyük bir yeri ve önemi vardır. Çünkü Sünnet, bir taraftan Kur’an’da asılları sabit olan hükümleri tamamlayan, onları destekleyen hükümler getirirken, diğer taraftan Kur’an-ı Kerim’de emredildiği halde hakkında yeterince açıklama ve ayrıntı verilmeyen pek çok hükmü ayrıntılı olarak açıklamış, uygulamasını göstermiştir. Örneğin namazların hangi vakitlerde kaçar rekat olduğu ve nasıl kılınacağı, zekatın hangi mallardan, ne kadar verileceği, orucun nasıl tutulacağı, haccın nasıl yapılacağı Peygamberimizin sünnetiyle ortaya konulmuştur. Ayrıca Sünnet, Kur’an’da yer almayan, vitir namazı, ramazan orucunu bozana keffaret gerekeceği gibi bir kısım hükümler de getirmiştir .
Kısaca İslam’ın birçok meseleleri sünnete dayanılarak çözüme kavuşturulmuştur. Eğer sünnet olmasaydı Kur’an’ın emrettiği başta namaz, oruç, hac, zekat gibi pek çok emri, herkes kendi anlayışına göre uygulamaya kalkışacağından bu Müslümanlar arasında büyük bir kargaşaya neden olurdu ve bu emirler doğru dürüst yerine getirilemezdi. İşte sünnet bütün bu muhtemel problemleri, sıkıntıları ortadan kaldırarak, İslam dininin daha iyi anlaşılmasını, getirdiği hükümlerin pratik hayatta rahat ve kolay bir şekilde uygulanabilmesini sağlamıştır.
Bu hakikat karşısında bize düşen de İslam’ın Kur’an’dan sonra vazgeçilmez ikinci hüküm kaynağı olan Hz. Peygamber (s.a.s)’in sahih sünnetine sıkı sıkıya sarılarak, dünya ve ahiret saadetine götüren İslam’ın aydınlık yolunda emin adımlarla yürümektir.
Dr. Dursun AYGÜN
24/04/2009
Hallaf, Ilmu Usuli’l-Fıkh, Kuveyt, 1983. s.36 vd. Haşr, 7. Nisa, 80. Ebu Davud, Sünne,5. Hallaf, age, s.38.
Zeydan, el-Veciz, Beyrut, 1998, s.163. Hallaf, age, s.39; Zeydan, age, s.177;